29 Kasım 2014 Cumartesi

Yoğun Bakım Skorlama Sistemleri: Neden, Nasıl, Biz Neredeyiz?

Yoğun Bakım Skorlama Sistemleri: Neden, Nasıl, Biz Neredeyiz?
Yusuf Alper KILIÇ*

* Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, ANKARA
Yoğun bakım hastalarında hastalık şiddetinin belirlenmesi; hastaların tedavilerinin yönlendirilmesi, klinik çalışmalarda hastaların gruplanması, yoğun bakım ünitelerinin etkinliklerinin kendi içlerinde ve birbirleri arasında karşılaştırılması için kullanılmaktadır. Bu amaçla, organ disfonksiyonunu ya da mortalite beklentisini değerlendiren skorlama sistemleri kullanılabilir. Bu derlemede, prognostik skorlama sistemlerinin geliştirilmesi, özellikleri, hedeflenen değerlendirmelerin yapılması açısından farklılıkları ve ülkemizde bu skorlama sistemlerinin kullanılması konusundaki yönelimler irdelenmiştir.
Intensive Care Scoring Systems: Why, How, Where We Are?
Key Words: Prognostic scores, APACHE II, APACHE III, SAPS II, MPM II, TISS 28, MODS, LODS, SOFA, Mortality, Mortality prediction, Organ dysfunction.
Anahtar Kelimeler: Prognostik skorlar, APACHE II, APACHE III, SAPS II, MPM II, TISS 28, MODS, LODS, SOFA, Mortalite, Mortalite beklentisi, Organ disfonksiyonu.

“Klinik karar verme bir sanat mıdır, yoksa bilim mi?” sorusu tıbbın yakın tarihindeki önemli tartışmalardandır. Alvin Feinstein 1967’de, bu soruyu ortayı bulan bir yaklaşımla yanıtlamıştır: “Hayal gücü, estetik ya da önsezileri olmadan bilim adamı künt bir insandır. Aynı şekilde gerçeklik, disiplin ve mantık olmadan sanatçı, rastgele çizgiler çizen biridir”[1].
2001 yılında bilimin geldiği noktada, bu soruyu bu kadar kolay yanıtlamak mümkün görünmüyor. Teknolojinin sunduğu olanaklar, sağlık alanında olanakların sınırlılığı ve bunun yol açtığı yönlendirmelerle birleşince, hasta tedavisinde giderek daha sıklıkla, elle tutulur verilere dayanma ihtiyacı duyuyoruz. Aslında dikkatli bakıldığında, sanat olarak nitelenen önsezilerimizin ardında, hemen her zaman, bir hastalık kalıbını algılamaya ya da tedavi algoritmine dayalı, bilimsel bir yöntem olduğu görülüyor.
Bu bilimsel yaklaşımlara dayanma gereği kendini en çok yoğun bakım konusunda, özellikle de hastalık şiddetinin belirlenmesi noktasında belli ediyor. İlerde tartışılacağı gibi, aslında ülkemizde bu gereklilik çok iyi temeller üzerine oturmuş değildir. Yine de genel olarak, yoğun bakım hastalarının tedavisinde neden daha elle tutulur verilere dayanmak gerektiği şu şekilde yanıtlanabilir:
• Yoğun bakım hizmetleri yüksek maliyetli hizmetlerdir. Bu hastaların tedavisinin yönlendirilmesi mümkün olduğunca bilimsel verilere dayandırılmalıdır.
• Yoğun bakım hastalarını içeren bilimsel çalışmalarda, hastaların hastalık şiddeti gözönünde bulundurularak gruplanması ve değerlendirmelerin buna göre yapılması gerekir.
• Yoğun bakım ünitelerinin işleyişi, yeterliliği ve maliyet-etkinlik değerlendirmeleri, tedavi edilen hastaların hastalık şiddetine göre yapılmalıdır. Önemli olan, bir yoğun bakımın belli bir dönemde %30 mortalitesinin olması değil, hasta grubu gözönünde bulundurulduğunda %10 mortalite beklenirken %30 mortalitesinin olmasıdır.
• Bu değerlendirmeler yoğun bakımın kendi içinde değerlendirilmesi yanında, diğer yoğun bakımlarla karşılaştırılmasını (benchmarking) da sağlar.
Günümüzde yaygın olarak kullanılan skorlama sistemleri Tablo 1’de listelenmiştir. Burada dikkat edilecek nokta, skorlama sistemlerinin geliştirilmeleri açısından aynı yöntemlere dayanmakla birlikte, farklı amaçlara hizmet edebildikleri ve hastalık şiddetini belirlemede farklı yöntemler kullandıklarıdır.
Skorlama sistemleri, hastalık şiddeti ve mortalite ile ilişkili olduğu düşünülen etkenlerin, yoğun bakım hastalarından oluşan büyük veri tabanlarında çoklu değişken analizi ile değerlendirilmeleri, hastalık şiddeti ve mortalite üzerine etkileri ölçüsünde puan almaları yoluyla geliştirilmişlerdir. Geliştirilen skorlama sistemi, doğruluğunun değerlendirilmesi için, farklı bir yoğun bakım veri tabanında sınanmıştır.
Bu skorların önemli bir bölümü, hastanın yoğun bakıma yatışını izleyen ilk 24 saat içerisindeki en kötü değerleri temel alır ve orjinal tanımları açısından nokta skorlarıdır. “Multiple Organ Dysfunction Score (MODS)”, “Sequential Organ Failure Assessment (SOFA)” ve “Therapeutic Intervention Scoring System (TISS)” 28 skorları ise zaman içerisinde tekrar tekrar hesaplanabilen izlem skorlarıdır. Hastanın fizyolojik parametreleri “Acute Physiology Age Chronic Heath Evaluation (APACHE)” II, MODS ve SOFA skorlama sistemlerinde sıfırdan başlayıp artan puanlar alırken, Lemeshow ve arkadaşlarının geliştirdiği “Simplified Acute Physiology Score (SAPS)” II ve “Logistic Organ Dysfunction System (LODS)” sistemlerinde, Lemeshow’un ısrarla belirttiği bir görüş nedeniyle farklı aralıklarda puanlanır. Lemeshow -haklı olarak- en kötü oksijenizasyon değeri ile en kötü serum sodyum düzeyinin, mortalite üzerine aynı derecede etki etmeyebileceğini, bu nedenle de değişkenlerin farklı aralıklar kullanılarak puanlanmaları gerektiğini vurgulamıştır. Knaus ve Zimmerman da APACHE III sisteminde aynı yaklaşımı kullanmışlardır.
Skorların hesaplanmasında sıklıkla yapılan bir hata, en kötü değer tanımlamasının yanlış anlaşılmasından kaynaklanır. En kötü değer, en düşük ya da en yüksek değer değildir. Aksine ilk 24 saat içindeki, hem en düşük hem de en yüksek ölçüm için puan değerlendirilip, en yüksek puana denk gelen değer kullanılmalıdır.
Bir diğer sorun da tüm hastalarda tüm ölçümlerin -özellikle kan gazı değerleri- yapılmayabileceğidir. Bu durumda ölçümün yapılmasının gerekli görülmemiş olması, normal olarak kabul edilmesini gerektirir.
Ölçüm sıklığı da skorlama sistemlerinin sonuçlarını etkilemektedir. Suistomaa ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, değişkenlerin bir klinik bilgi sistemi aracılığı ile normalden daha sık ölçülmesinin, hem APACHE II hem de SAPS II sistemlerinde skorların daha yüksek olmasına, standardize edilmiş mortalite oranlarının ise düşmesine yol açtığı gösterilmiştir[2].
Bu aşamada, bu genel bilgilerin ışığı altında skorlama sistemlerini tek tek inceleyebiliriz.
MORTALİTE BEKLENTİSİNİ DEĞERLENDİRENLER
APACHE II
Knaus ve arkadaşları tarafından 1985’te geliştirilen ve APACHE skorlama sisteminin basitleştirilmiş hali olan APACHE II 3 temel puanın toplamıdır: Yaş, kronik sağlık durumu ve biri glasgow koma skoru olmak üzere, 12 fizyolojik ölçüme dayalı akut fizyoloji puanı[3]. İlk 24 saatteki en kötü değerlerin kullanıldığı APACHE II skoru, 34 ayrı yatış tanısı da değerlendirilerek, bir mortalite beklentisinin hesaplanmasında kullanılır. Hastanın alabileceği en yüksek APACHE II skoru 71’dir. Çalışmalarda en çok kullanılan skorlardan biri olan APACHE II’nin mortalite ile iyi bir korelasyon gösterdiği bilinmektedir.
APACHE III
Aynı grubun 1991’de geliştirdiği APACHE III skorlama sistemi çok daha ayrıntılı bir sistem olmanın yanında, yoğun bakım alanındaki değişen eğilimleri yansıtması açısından da ilginçtir[4]. Knaus ve ekibi, yoğun bakımda sürekli kalite iyileştirmesinin önemli bir sektör haline geldiğini görmüş ve performans göstergesi olarak diğerlerine göre daha güçlü görünen bu skorlama sistemini, kendi geliştirdikleri bir yazılıma dahil etmişlerdir. Hastalık katsayıları açıklanmamıştır. Bu katsayıları kullanmak isteyenlerin “APACHE Medical Systems”den satın almaları gerekmektedir. Bu durum APACHE III sisteminin kullanımını önemli ölçüde sınırlamış ve çoğu derleme ve çalışmada bir iki cümle ile geçiştirilmesine neden olmuştur.
APACHE III pekçok açıdan diğer sistemlerden çok daha ayrıntılı bir değerlendirme yapar.
• Bu sistemde değişkenlerin puan aralıkları diğerlerine göre daha ayrıntılıdır.
• Tanı kategorilerinin sayısı 78’e çıkarılmıştır.
• Arteryel kan gazı değerleri birbirinden bağımsız olarak değil, pH ve PCO2’nin çapraz tablosu ile değerlendirilir.
• Nörolojik değerlendirme, glasgow koma skorunu temel alan ayrıntılı çapraz tablolarla yapılır. Örneğin, bu değerlendirmede “sözel ya da ağrılı uyaranlara göz yanıtı olmayan” ama “oryante konuşan” ve “sözel emirlere uyan” bir hasta değerlendirmeden puan alamaz. Gerçekten de hastanın bilinç durumu açısından böyle bir kombinasyon mümkün görünmemektedir. Oysa hastanın glasgow koma skoru 12’dir!
SAPS II
İlk kez 1984’te tanımlanan SAPS sisteminin gözden geçirilmesi ile 1993 yılında geliştirilen SAPS II; yatış şekli, altta yatan hastalık ve biri glasgow koma skoru olmak üzere 12 fizyolojik değişkene dayalı bir puanlama uygular[5]. İlk 24 saatteki en kötü puanların toplamı kullanılır. Puanlama her değişken için farklı aralıklarda yapılır. Bu sistemde de puana dayalı bir mortalite beklentisi hesaplamak mümkündür.
MPM II (Mortality Probability Models)
MPM II de daha önceki MPM sisteminin geliştirilmesi ile ortaya çıkmıştır[6]. Bu sistem sayısal ölçümler yerine hastanın yaşını ve yatışında olan ya da ilk 24 saatte gelişen ve mortalite ile ilişkilendirilebilecek olumsuz faktörleri değerlendirir. İki skordan oluşur. MPM0 yatışta varolan 15 faktörü, MPM24 ise 5 yatış değişkeni ile birlikte ilk 24 saatte ortaya çıkan 8 değişkeni içerir. Bir skor yerine lojistik regresyon denklemi yolu ile bir mortalite beklentisi hesaplanır.
TISS 28
Aslında başta hastalık şiddetini yansıtan bir skor olarak geliştirilmiş olmakla birlikte günümüzde daha çok hemşirelik aktivitelerinin değerlendirilmesinde kullanılmaktadır[7]. Yetmişaltı ayrı tedavi girişimini içeren TISS skorunun basitleştirilmesi ve 28 tedavi girişimine indirilmesi ile ortaya çıkarılmıştır. Günlük hesaplanır. Bu skorlama sisteminin bakım standartlarındaki farklılıklar nedeniyle Türkiye’de hemşirelik aktivitelerini doğru yansıtıp yansıtmayacağı sorusunu aydınlatmak için Hacettepe Üniversitesi Genel Cerrahi Yoğun Bakım Ünitesi’nde yapılan bir çalışmada, TISS 28 skorlarının “Time Oriented Scoring System (TOSS)” skorları ile iyi bir korelasyon gösterdiği bulunmuştur[8].
Nokta Skoru mu, İzlem Skoru mu?
APACHE II, APACHE III ve SAPS II sistemleri, geliştirildikleri veri tabanları gözönünde bulundurulduğunda aslında ilk 24 saatte hesaplanan nokta skorlarıdır. Fakat fizyolojik değişkenlere dayanıyor olmaları ve hastanın klinik durumunun düzelmesi ile birlikte skorunda da olumlu bir düzelme olması, bu skorların tekrar tekrar hesaplanabilen izlem skorları olarak da kullanılabileceği görüşünü doğurmuştur[9-12]. Bu konu hala tartışmalı olmakla birlikte, Knaus ve ekibi bu görüşü, günlük skorların hasta tedavisini yönlendirmede dahi kullanılması gerektiği noktasına kadar ilerletmişlerdir[11,12]. Lemeshow ve arkadaşları ise böyle bir yaklaşımın uygun olmadığı görüşünü savunmaktadırlar[13].
Bununla birlikte kabul gören bir yaklaşım, APACHE II ve SAPS II skorlarının, bir çalışmaya dahil edilme açısından, ilk 24 saat değerlerini yansıtmasalar dahi kullanılabilecekleri şeklindedir[14].
Skorlama sistemlerinin, geliştirildikleri veri tabanlarına benzer hasta gruplarında daha doğru sonuçlar verdikleri bilinmektedir[15-20]. Hasta bileşenleri, yoğun bakıma kabul kriterleri ve bakım standartları açısından yerel ve uluslararası farklılıklar, skorlama sisteminin güvenilirliğini etkileyebilir. Bu durumda yeni lojistik regresyon katsayılarının bulunması ve sistemlerin kullanılmadan önce test edilmesini önerenler vardır[17,19].
APACHE III sisteminde mortalite beklentisinin hesaplanması için kullanılacak katsayıların satın alınması gerektiğinden pratikte kullanımı yaygınlaşmamıştır. APACHE III sisteminin diğer skorlama sistemleri ile karşılaştırıldığı çalışmalarda çelişkili sonuçlar alınmıştır. Bazı çalışmalar, APACHE III’ün bir üstünlüğü olmadığına ve mortalite beklentisinin çok yüksek çıktığına işaret ederken, diğerleri belli hasta gruplarında APACHE II ve SAPS II’den daha duyarlı olduğunu göstermektedir[20-23]. Diğer sistemler karşılaştırıldığında, hasta grupları temelinde aralarında çok belirgin fark olmamakla birlikte, Avrupa’da SAPS II’nin APACHE II ve MPM II’ye göre daha güvenilir bir mortalite beklentisi sağladığı düşünülmektedir[14,19,20,22,23].
ORGAN DİSFONKSİYONUNU DEĞERLENDİRENLER
Bu skorlama sistemleri çoklu organ yetmezliği sürecinde etkilenen 6 organ sisteminin fonksiyonlarını temel alırlar; kardiyovasküler sistem, solunum sistemi, santral sinir sistemi, hematolojik, renal ve hepatik sistemler. Organ disfonksiyonunun dinamik bir süreç olup zaman içinde değişmesi bu skorların izlem skorları olmasını gerektirmektedir[24]. LODS orjinal tanımı açısından ilk 24 saatteki verilere dayanırsa da, her 3 skor da izlem skoru olarak kullanılabilir. LODS sistemi Le Gall ve Lemeshow tarafından büyük bir veri tabanında, lojistik regresyon analizi yolu ile geliştirilmiştir. MODS ve SOFA sistemleri ise literatür verilerine ve uzmanların ortak görüşlerine dayanır. Bu sistemler arasındaki en önemli fark kardiyovasküler sistem disfonksiyonunu tanımlayış şekilleridir.
MODS
MODS sistemi 1967-1993 yılları arasındaki çoklu organ yetmezliği ile ilgili klinik çalışmaların sonuçları değerlendirilerek geliştirilmiştir[25]. Maksimum skor 24’tür. Bu sistemde yatış skoru ile mortalite arasında iyi bir korelasyon olmakla birlikte, organ disfonksiyonunun dinamik sürecini yansıtan “delta MODS” skoru bu açıdan daha anlamlıdır. Delta MODS yatış süresince her bir sistem için elde edilen en kötü organ disfonksiyonu skorlarının toplamından, yatış skoru çıkarılarak bulunur. MODS sistemi kardiyovasküler sistem fonksiyonunu değerlendirmek için “kan basıncına uyarlanmış kalp hızı” (PAR-pressure adjusted heart rate) olarak adlandırılan faklı bir parametre kullanır. PAR sağ atriyal basınç/ortalama arteryel basınç oranının kalp hızı ile çarpılması ile bulunur. Burada sağ atriyal basınç ve ortalama arteryel basıncın eklenmiş olması kalp hızının hastanın “preload”u ile ilişkilendirilebilmesini sağlar.
LODS
LODS sistemi de SAPS II gibi Lemeshow’un yaklaşımını yansıtır[26]. Burada da tüm organ sistemleri farklı aralıklarda puanlanır. Nörolojik, renal ve kardiyovasküler sistem için en kötü değerler 5 puan alırken, hepatik disfonksiyon için en kötü puan 1’dir. Toplam skor maksimum 22’dir. Kardiyovasküler sistem disfonksiyonu kalp hızı ve sistolik kan basıncı ile değerlendirilir.
SOFA
SOFA skorlama sistemi “European Society of Intensive Care and Emergency Medicine” tarafından biraraya getirilen bir konferansta, organ yetmezliğini ve dinamik sürecini, kantitatif ve objektif olarak değerlendirmek üzere geliştirilmiştir[27]. Bu sistemde de maksimum ve delta skorları mortalite ile daha yakından ilişkilidir. SOFA skoru kardiyovasküler sistem disfonksiyonunu değerlendirmede kan basıncı yanında hastanın adrenerjik ilaç infüzyonu alıp almadığını da gözönünde bulundurur.
MODS ve SOFA skorları izlem skoru olduklarından ve delta ve maksimum skorlar mortalite ile daha yakın korelasyon gösterdiğinden bu skorların günlük hesaplanması önemlidir. Burada önemli bir sorun tüm verilerin her gün tekrar ölçülmeyebileceğidir. Bu durumda bir önceki günün değeri kullanılabileceği gibi, daha doğru bir yaklaşım; arada eksik olan ölçümlerin bir önceki ve bir sonraki ölçümün ortalaması alınarak bulunmasıdır.
Bu noktada organ disfonksiyonunu değerlendiren skorlarda, her bir organ sistemi için puanın ayrı ayrı değerlendirilebileceği, bu yolla hasta temelinde morbiditeye yönelik daha anlamlı değerlendirmeler yapılabileceği vurgulanmalıdır. Mortalite beklentisi hesaplanmıyor olmakla birlikte, bu skorlar da mortalite ile iyi bir korelasyon gösterirler. Mortalite beklentisini değerlendiren APACHE II, APACHE III, SAPS II ve MPM II sistemlerinde ise mortalitenin neye bağlı olduğunu hasta temelinde ortaya koymak zordur. Bu 2 grup skorlama sistemi birbirinin alternatifi olmaktan ziyade birbirini tamamlayan sistemler olarak ele alınmalıdır.
YAZILIMLAR ve İNTERNET TEMELLİ DEĞERLENDİRMELER
Skorlama sistemlerinin giderek daha ayrıntılı çapraz tabloları değerlendirmeyi gerektirmesi ve mortalite beklentisinin hesaplanmasında kullanılan formüllerin karmaşıklığı gibi problemler, bu hesaplamaların bilgisayar yazılımları yolu ile yapılması ile aşılabilir. Bu hesaplamaları yapan pekçok yazılım vardır. Pekçok skorlama sisteminin aynı verileri kullandığı düşünülürse, bilgisayar yolu ile aynı anda birden çok skoru hesaplamak pratik bir yaklaşımdır.
Bir diğer yaklaşım da internet üzerinden erişilebilen ve tarayıcı içinde ya da sunucuda çalışan programcıkların kullanılmasıdır. Bu konuda dünyada en ileri sistem, Hacettepe Üniversitesi’nde geliştirilen ve aynı anda birkaç skorlama sistemi ile ilgili skor ve mortalite beklentisinin hesaplanabildiği sistemdir[28,29].
DÜNYADA ve TÜRKİYE’DE DURUM
Amerika Birleşik Devletleri’nde 1998 yılında akreditasyon kriterlerine eklenen “ORYX Initiative” nedeniyle tüm hastaneler, “Joint Commission on Accreditation of Healthcare Organizations (JCAHO)”a kalite göstergeleri ve performans kriterleri ile ilgili rapor vermek zorundadır. 2001 yılı itibariyle tüm hastaneler, hasta popülasyonlarının %80’ini ilgilendiren 8 kalite göstergesini kaydetmek ve performans ölçüm sistemlerini kullanmak durumundadır. Bu nedenle, yoğun bakımda prognostik skorlama sistemlerini kullanmak bir zorunluluk haline gelmektedir.
Ülkemizde de son yıllarda klinik çalışmalarda ve ünite performansının değerlendirilmesi konusunda, prognostik skorlama sistemlerinin kullanımı yönünde bir eğilim gelişmiştir. Fakat bunlar kişisel çabaların ötesine geçememektedir. Sürekli kalite iyileştirmesi ve performansın belirlenmesi, sosyal güvenlik kurumlarından bu yönde bir beklenti olmadığından kurumsal bir boyuta ulaşamamaktadır. Bu nedenledir ki, prognostik skorlama sistemlerinin kullanımı ülkemizde henüz yeterli temellere oturmuş değildir.
Ülkemiz açısından aydınlatılması gereken bir diğer konu da, daha önce belirtilen nedenlerle bu skorlama sistemlerinin Türkiye’deki yoğun bakımlarda ne düzeyde doğru sonuç verdiğidir. Bu soru ulusal bir yoğun bakım veri tabanı kurularak yanıtlanmalıdır. Bu boyutta bir veri tabanının kendi hasta popülasyonumuzu temel alan bir skorlama sistemi geliştirmeye de temel olacağı unutulmamalıdır.

KAYNAKLAR
1.   Feinstein AR. Art, science and clinical observation. In: Feinstein AR (ed). Clinical Judgment. Baltimore: Williams and Wilkins, 1967:328.
2.   Suistomaa M, Kari A, Ruokonen E, Takala E. Sampling rate causes bias in APACHE II and SAPS II scores. Intensive Care Med 2000;26:1773-8.
3.   Knaus WA, Draper EA, Wagner DP. APACHE II: A severity of disease classification system. Crit Care Med 1985;13:818-29.
4.   Knaus WA, Wagner DP, Draper EA. The APACHE III prognostic system: Risk prediction of hospital mortality for critically ill hospitalized adults. Chest 1991;100:1619-36.
5.   Le Gall JR, Lemeshow S, Saulnier F. A new simplified acute physiology score (SAPS II) based on a European/North American multicenter study. JAMA 1993;270:2957-63.
6.   Lemeshow S, Teres D, Klar Jl. Mortality probability models (MPM II) based on an international cohort of intensive care unit patients. JAMA 1993;270: 2478-86.
7.   Miranda DR, de Rijk A, Schaufeli W. Simplified Therapeutic Intervention Scoring System: The TISS-28 items-results from a multicenter study. Crit Care Med 1996;24:64-73.
8.   Şenel F, Dikyol R, Gökkaya A, Kılıç YA, Sayek İ. TISS 28: Hemşirelik aktivitelerinin değerlendirilmesinde yeterli mi? Ulusal Cerrahi Kongresi’98 İzmir, 1998.
9.   Chang RWS, Jacobs S, Lee B. Predicting outcome among intensive care unit patients using computerized trend analysis of daily APACHE II scores corrected for organ system failure. Intensive Care Med 1988;14:558-66.
10.        Rogers J, Fuller HD. Use of daily Acute Physiology and Chronic Health Evaluation (APACHE) II scores to predict individual patient survival rate. Crit Care Med 1994;22:1402-5.
11.        Wagner DP, Knaus WA, Harrell FE. Daily prognostic estimates for critically ill adults in critical care units. Crit Care Med 1994;22:1359-72.
12.        Seneff MG, Zimmerman JE, Knaus WA. Severity of illness indices and outcome prediction: Development and evaluation. In: Shoemaker, Ayres, Grenvik, Holbrook (eds). Textbook of Critical Care. 3rd ed. Philadelphia: WB Saunders Company, 1995:1777.
13.        Lemeshow S, Klar J, Teres D. Outcome prediction for individual intensive care patients: Useful, misused, or abused? Intensive Care Med 1995;21:770-6.
14.        Vincent JL, Fereira F, Moreno R. Scoring systems for organ dysfunction and survival. Crit Care Clin 2000;16:353-66.
15.        Apolone G, Bertolini G, D’Amico R. The performance of SAPS II in a cohort of patients admitted to 99 Italian ICUs: Results from GiViTI. Gruppo Italiano per la Valutazione degli interventi in Terapia Intensiva. Intensive Care Med 1996;22:1368-78.
16.        Moreno R, Apolone G. Impact of different customization strategies in the performance of a general severity score. Crit Care Med 1997;25:2001-8.
17.        Rivera-Fernandez R, Vazquez-Mata G, Bravo M, et al. The APACHE III prognostic system: Customized mortality predictions for Spanish ICU patients. Intensive Care Med 1998;24:574-84.
18.        Nouira S, Belghith M, Elatrous S, et al. Predictive value of severity scoring systems: Comparison of four models in Tunisian adult intensive care units. Crit Care Med 1998;26:852-9.
19.        Livingston BM, MacKirdy FN, Howie JC, Jones R, Norrie JD. Assessment of the performance of five intensive care scoring models within a large Scottish database. Crit Care Med 2000;28:1820-7.
20.        Markgraf R, Deutschinoff G, Pientka L, Scholten T. Comparison of Acute Physiology and Chronic Health Evaluations II and III and Simplified Acute Physiology Score II: A Prospective Cohort Study Evaluating These Methods to Predict Outcome in a German Interdisciplinary Intensive Care Unit. Crit Care Med 2000;28:26-33.
21.        Hamahata N, Nagino M, Nimura Y. APACHE III, unlike APACHE II, predicts posthepatectomy mortality in patients with biliary tract carcinoma. Crit Care Med 1998;26:1671-6.
22.        Katsaragakis S, Papadimitropoulos K, Antonakis P, Strergiopoulos S, Konstadoulakis MM, Androulakis G. Comparison of Acute Physiology and Chronic Health Evaluation II (APACHE II) and Simplified Acute Physiology Score II (SAPS II) scoring systems in a single Greek intensive care unit. Crit Care Med 2000;28:426-32.
23.        Costella X, Artigas A, Bion J, Kari A. A comparison of severity of illness scoring systems for intensive care unit patients: Results of a multicenter, multinational study. Crit Care Med 1995;23:1327-35.
24.        Marshall JC. Criteria for the description of organ dysfunction in sepsis and SIRS. In: Fein, Abraham, Balk, Bernard, Bone, Dantzker, Fink (eds). Sepsis and Multiorgan Failure. Baltimore: Williams and Wilkins, 1997:286.
25.        Marshall JC, Cook DJ, Christou NV. Multiple organ dysfunction score: A reliable descriptor of a complex clinical outcome. Crit Care Med 1995;23:1638-52.
26.        Le Gall JR, Klar J, Lemeshow S, et al. The logistic organ dysfunction system: A new way to assess organ dysfunction in the intensive care unit. JAMA 1996;276:802-10.
27.        Vincent JL, Moreno R, Takala J. The SOFA (Sepsis-related Organ Failure Assessment) score to describe organ dysfunction/failure. Intensive Care Med 1996;22:707-10.
28.        http://www.icu.hacettepe.edu.tr/score.php3
29.        http://www.icu.hacettepe.edu.tr/mof/mof.html

Yazışma Adresi: Dr. Yusuf Alper KILIÇ
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Genel Cerrahi Anabilim Dalı, ANKARA
Makalenin Geliş Tarihi: 12.01.2002
Makalenin Kabul Tarihi: 22.01.2002


Yoğun Bakımda Skorlama Sistemleri

Yoğun Bakımda Skorlama Sistemleri
Lale KARABIYIK1

1 Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Yoğun Bakım
Bilim Dalı, Ankara, Türkiye
Division of Intensive Care, Department of Anesthesiology and Reanimation, Faculty of Medicine,
University of Gazi, Ankara, Turkey
ÖZET
Hastalık ciddiyeti belirleme skorları; hastalıktan iyileşmeyi tahmin etmek, hastalığın ciddiyetini ve organ disfonksiyonun derecesini belirlemek, klinik araştırmalara katılacak hastaları tanımlamak, yoğun bakım ünitelerinin performansını karşılaştırmak için yoğun bakımlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Yetişkinlerde uygulanan başlıca skorlama modelleri; Akut Fizyoloji ve Kronik Sağlık Değerlendirmesi, Basitleştirilmiş Akut Fizyoloji Skoru ve Mortalite Tahmin Modelidir. Çoklu organ yetmezliğinin değerlendirilmesinde ise ardışık organ yetmezliği değerlendirme skoru en sık kullanılan skorlama sistemidir. Yoğun bakımlardaki hasta popülasyonunun değişmesi, yeni tanı ve tedavi yöntemlerinin gelişmesiyle, tüm bu skorlama sistemlerinin zamanla yeniden gözden geçirilerek güncellenmesi gerekir. Bu derlemede en sık kullanılan hastalık ciddiyeti skorlama sistemleri gözden geçirilmiş ve bu sistemlerin yararları ve kısıtlılıkları tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yoğun bakım, Skorlama sistemleri, Mortalite, Mortalite beklentisi, Organ disfonksiyonu.
Geliş Tarihi: 02/09/2010 • Kabul Ediliş Tarihi: 12/09/2010
ABSTRACT
Intensive Care Scoring Systems
Severity of illness scores are widely used in intensive care units to predict outcome, to characterize disease severity and degree of organ dysfunction, to stratify patients for clinical trial enrollment, and to compare intensive care unit performances. The main adult severity assessment models are Acute Physiology and Chronic Health Evaluation, Simplified Acute Physiology Score, and Mortality Probability Model. Sequential Organ Failure Assessment Score is the most widely used model for assessment of multiple organ failure. All of these scoring systems will need to be revised and updated in time as intensive care unit populations change and new diagnostic, therapeutic and prognostic techniques become available. This article reviews the most commonly used severity of illness scoring systems and discusses some of their benefits and limitations.
Key Words: Intensive care, Scoring systems, Mortality, Mortality prediction, Organ dysfunction.
Received: 02/09/2010 • Accepted: 12/09/2010
Yoğun bakım skorlama sistemleri; hastalıktan iyileşmeyi tahmin etmek, hastalığın ciddiyetini ve organ disfonksiyonunun derecesini belirlemek, uygulanan tedavileri değerlendirmek, klinik araştırmalara katılacak hastaları standardize etmek ve yoğun bakım ünitelerinin performansını karşılaştırmak için yaygın olarak kullanılmaktadır (1). Bu amaçla hastaya spesifik günlük ölçümlerden sağlanan hasta verileri kullanılmaktadır (Tablo 1). Skorlama sistemlerini geliştirebilmek için, farklı ülkelerden pek çok sayıda yoğun bakımdan hasta verilerinin toplanması gerekir.
Skorlama sistemleri; hastalık ciddiyetini değerlendirerek mortaliteyi tahmin eden "prognostik skorlama sistemleri" ve morbiditeyi değerlendiren "organ yetmezliği skorlama sistemleri" olmak üzere iki esas kısımdan oluşur. Prognostik ve organ yetmez değerlendiren skorlama sistemlerinin basit bir karşılaştırması Tablo 2'de verilmiştir. Ancak aynı zamanda, skorlama sistemleriyle belirlenen organ yetmezliğinin derecesi ile mortalite arasında da iyi bir korelasyon vardır.
Yoğun bakım hastalarında mortaliteyi belirleyen faktörler; hastanın fizyolojik rezervi, hastalığın tipi, ciddiyeti ve tedaviye yanıtıdır. Ayrıca, kronolojik yaş ve kronik hastalıklar, organ sistemlerinin fonksiyonlarında bozulmaya yol açarak hastanın fizyolojik rezervini etkileyebilir. Hastalık ciddiyeti ise, anatomik olarak [(travmada-Injury Severity Score (ISS)] ya da fonksiyonlar üzerinden [nörolojik bozukluklarda Glasgow koma skoru (GKS)] değerlendirilebilir (2).
Yoğun bakıma yatışı sırasında pek çok hastanın tanısı belirlenememiş olabilmektedir. Bu nedenle tanıya dayalı skorlama sistemlerinin uygulanabilmesi mümkün olmadığından, fizyolojiye dayalı skorlama sistemleri kullanılmaktadır. Fizyolojik ölçümlerdeki değişiklikleri kullanarak hastalık ciddiyetini tanımlayan; Akut Fizyoloji ve Kronik Sağlık Değerlendirmesi (Acute Physiology and Chronic Health Evaluation= APACHE), Basitleştirilmiş Akut Fizyoloji Skoru (Simplified Acute Physiology Score= SAPS), Mortalite Tahmin Modeli (Mortality Prediction Model= MPM), Çoklu Organ Yetmezliği Skoru (Çoklue Organ Dysfunction Score= MODS), Lojistik Organ Disfonksiyon Skoru (Logistic Organ Dysfunction Score= LODS) ve Ardışık Organ Yetmezliği Değerlendirme Skoru (Sequential Organ Failure Assessment Score= SOFA) gibi sistemlerde, laboratuvar ve klinik değişiklikleri içeren değişkenler kullanılır. Fizyolojik ölçümlerin kullanıldığı bu skorlar, hastalığın prognozu ve mortalite riski ile paralellik gösterir (3,4,5).
Bu derlemede en çok kullanılan skorlama sistemleri hakkında bilgiler verilecek, aynı zamanda yararları ve kullanımdaki zorlukları değerlendirilecektir.
SKORLAMA SİSTEMLERİNİN SINIFLANDIRILMASI
Skorlama sistemleri aşağıda belirtildiği gibi ya da Tablo 3'te verildiği gibi çeşitli şekillerde sınıflandırılabilmektedir.
1. Anatomik skorlama: Hastalığa katılan anatomik alana dayalıdır. Özellikle travma hastalarında uygulanır. Örnekler: "Abbreviated Injury Score (AIS)" ve ISS.
2. Fizyolojik değerlendirmeler: Rutin ölçülen fizyolojik değişkenlerin bozulma derecesine dayanır. Örnekler: APACHE, SAPS.
3. Terapötik ağırlıklı skorlar: Çok fazla sayıda müdahele ve işlem gerektiren komplike hastalarda varsayımlara dayanır. Örnek: "Therapeutic Intervention Scoring System (TISS)".
4. Organ spesifik skorlama: Terapötik skorlamaya benzer. Organ disfonksiyonundan yetmezliğine doğru değişir, hastalık ne kadar ciddiyse o kadar çok organ hastalığa katılır. Örnek: SOFA.
5. Basit skalalar: Klinik sonuçlara dayanır. Örnek: Ölüm ve hayatta kalma.
SKORLAMA SİSTEMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve MODELİN KALİBRASYONU
Bir skorlama sistemi geliştirildiğinde mortaliteyi tahmin etme yeteneğini göstermek için sistemin performansı değerlendirilir ve geçerliliği test edilir. Modelin kalibrasyonu ve tanımlanması daha sonra gerçekleştirilir. Kalibrasyon, öngörülen mortalite olasılığı ile gerçekte gözlenen mortalite oranı arasındaki ilişki değerlendirilerek sağlanır. Bu değerlendirmede model genellikle Hosmer-Lemeshow C istatistik testiyle analiz edilir. Olasılık aralığına göre, beklenen ve gözlenen mortalite karşılaştırılır ve bir p değeri üretilir. Tahmin edilen mortalite ile gözlenen mortalitenin birbirine yakın olması kalibrasyonun iyi olduğunu gösterir.
İDEAL SKORLAMA SİSTEMİ
İdeal bir model olarak kabul edilebilmesi için bir skorlama sistemi:
1. Rutin ve kolay belirlenebilen değişkenlere dayanmalı,
2. İyi kalibre edilebilmeli,
3. Duyarlılığı ve özgünlüğü yüksek olmalı,
4. Değişik hasta popülasyonlarında uygulanabilir olmalı,
5. Farklı ülkelerde uygulanabilmeli,
6. Yoğun bakımdan taburcu olduktan sonraki fonksiyonel durumu ve yaşam kalitesini öngörebilmelidir.
Ancak henüz tüm bu özelliklerin tamamına sahip olan bir skorlama sistemi bulunmamaktadır.


YOĞUN BAKIM SKORLAMA SİSTEMLERİ

YOĞUN BAKIM SKORLAMA SİSTEMLERİ

Yoğun bakım  ünitelerine kabul edilen hastalar çok farklı koşullarda olabildiğinden,  bu hastaların ve ünitelerin morbidite ve mortalite yönünden karşılaştırılmaları, sonuçların değerlendirilmesi ve prognozun belirlenmesi çok önemli ancak oldukça zordur. Bundan dolayı çeşitli skorlama sistemleri kullanılmaktadır. Bu sistemlerde,
-hastalığın tipi derecesi
-hastanın fizyolojik rezervi ve tedaviye yanıtı
-tedavinin tipi, derecesi, süresi
prognoz belirlenmeye çalışılmaktadır.
Bu skorlama sistemleri; tedavi ve sonuçları arasındaki ilişkiler hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır

I-HASTALIK ŞİDDETİNİ BELİRLEYEN SKORLAMA SİSTEMLERİ
-APACHE ( Acute Pysiology And Chronic Health Evaluation) -SAPS (Simplified Acute Physology Score)
-SSS ( Septic Severity Score) -RAPS ( Rapid Acute Physiology Score)
-PSI ( Physiology Stability Index)
-TISS (Therapeutic Intervention Scoring System )

II-TRAVMA SKORLAMA SİSTEMLERİ
-Glasgow Coma Scale
-Injury Severity Scale
-TRISS Method
-CRAMS Scale
-Pediatric Travma Score

l-APACHE VE APACHE TİP SİSTEMLER:
1. APS;
2. SAPS;
3. APACHE I-II.
        
        Knous ve arkadaşları yoğun bakım ünitesinde hastanın o anki akut fizyolojik durumu ile kronik sağlık durumunu değerlendiren ve 34 parametreden oluşan sistemi geliştirmişlerdir.
APS (Acute Physiology Score):
-Hastanın yoğun bakıma kabul edildiği ilk 24 saat içinde , 7 majör sisteme ait 34 fizyolojik ölçümde normalden sapmaya göre yapılan bir değerlendirmedir.
-Burada her değişkene, normalden en fazla sapma gösterdiği değer esas alınarak, 0-4 arasında skor verilir. Skor ne kadar yüksekse hastanın durumu o kadar ciddidir.
-Uzun zaman alması ve 34 ölçümün her hastada rutin olarak yapılamaması gibi sakıncaları vardır.
SAPS (Simplified Acute Physiology Score):                         Le Gall ve arkadaşları prototip olarak APACHE-I sistemini kullanarak 34 parametrenin mortaliteye etkisini  tek tek incelemişlerdir.
-Bu parametrelerden tüm fizyolojik sistemleri içeren 13 tanesini seçerek yaş ile beraber 14 parametreden oluşan SAPS' ı geliştirmişlerdir. 
-SAPS akut tablonun ciddiyetini saptama ve belli puanlara sahip hasta gruplarının mortalitesini yansıtmada güvenilir bir sistemdir.
-APACHE-I sistemi ortalama 6 dakika içinde uygulanırken SAPS 1 dakika içinde hesaplanabilmektedir.
-Bu yöntem hastanın geleceğini saptamak için APS 'ye göre daha sensitif fakat daha az spesifiktir.

SAPS'TA DEĞERLENDİRİLEN PARAMETRELER
1-Fizyoloji;
-Kalp hızı
-Sistolik kan basıncı
-Vücut ısısı
-WBC
-Bilirubin
-Pa02/Fi02

2-İdrar output
-Kan üresi
-Serum K
-Serum Na
-Serum HCO 3

3-GCS

4-Kronik durum
-AIDS
-Metastatik malignensi
-Hematolojik malignensi

5-Diğer
-Yaş
-Tip



APACHE I-II ( Acute Physiology And Chronic Healty Evoluation I-II ):

APACHE-I; 34 parametrelik bir klasifikasyon sistemidir. Başlangıçta APS skoru ile birlikte hastanın kronik sağlık durumu dikkate alınmıştır.

APACHE-II; APACHE-I' in basitleştirilmiş şekli olup, 12 fizyolojik parametrenin değerlendirilmesi temeline dayanmaktadır.

APACHE-II
-Hastanın genel durumu, yaşı ve 12 fizyolojik ölçümün hastaneye kabulü izleyen ilk 24 saat içindeki en kötü değerleri olmak üzere üç grup skoru dikkate alır.
-APACHE-II sistemi prospektif olarak birçok merkezde binlerce hastada kullanılmış ve değişik tedavi metodlarının karşılaştırılmasını mümkün kılmıştır.
Gruplar ve Puanlar
I-Yaş:               PUAN
<44                    0
45-54                  2
55-64                  3
65-74                  5
>74                    6

II-Kronik Sağlık Durumu: Hastada ciddi bir organ yetersizliği veya immün sistem depresyonu (kemoterapi, radyasyon, steroid tedavisi, lösemi, lenfoma, AİDS v.s.) anamnezi varsa;
Acil cerrahi geçiren postoperatif dönemdeki hastaya        5 puan
Elektif cerrahi postoperatif hastaya   2 puan verilir.
III-APS( Acut Physiology Score ):
          
-Bu ölçümler ; rektal ısı, ortalama arter basıncı, kalp hızı, solunum hızı, PO2, arteriel pH, serum sodyumu, serum potasyumu, kan kreatinini, hematokrit ve beyaz küre değerleri ile nörolojik puandır.
-Ölçülen her parametreye normal değerinden sapmaya göre (azalma veya artma ) 0, 1, 2, 3 veya 4 puan verilir.
-Bunlara Glasgow Coma Score (GCS)'nun beklenen en yüksek değeri olan 15'ten, hastanın GCS'unun çıkarılması ile elde edilen nörolojik puan eklenir.

I, II ve III. gruptaki skorların toplanması total APACHE-II skorunu verir. Teorik olarak en yüksek olan APACHE-II skoru 71 olmakla birlikte 50'nin üzerinde pek görülmemektedir.

Toplam skor ve mortalite ilişkisi:

TOPLAM SKOR                                    10       20       30        35       40  
MORTALİTE YÜZDESİ                      %10      %20   %40      %75    %90





*Yanıklı hastalar
*Kardiyopulmoner bypass geçiren hastalar
       *Mekanik solunum ?
        Antipiretik tedavi? APS'de kullanılamaz.
        Vazopressör ilaçlar?
*İleri yaş skoru çok artırır.
*Malnütrisyon ,kaşeksi ve kronik sağlık değerlendirmesi içermez.

HASTALIK ŞİDDETİNİ BELİRLEYEN DİĞER SKORLAMA SİSTEMLERİ

SEPTIC SEVERITY SCORE:
-Sepsisin lokal ve sekonder etkilerini ölçer.
-Puanlar 0'dan 5'e kadar değişebilmekte ve bu normalden sapmaya göre yapılmaktadır. Mevcut 7 organ sistemini ölçümlerine ayırmaktadır.  -Skor en yüksek 3 puanın karesine eşittir.

RAPS(Rapid Acute Physiology Score):  
          
-APS'nin başka bir varyasyonudur. 
-Transport edilen yoğun bakım hastalarının durum değerlendirilmesinde kullanılır.
-APS değişkenlerinden sadece dördünü (nabız, kan basıncı, solunum hızı,GCS) içermektedir ve total skorlama 0'dan(normal) 16' ya değişmektedir.)

PSI( Physiology Stability İndex):
-Pediatrik yoğun bakım uzmanları tarafından geliştirilmiş bir skorlama yöntemidir.
-7 majör organ sistemi için 34 değişken mevcuttur.
-Kategoriler ve her bir değişken için 0(normal), 1, 3 veya 5 (yaşam tehdit edici) değişikliklerin klinik önemini yansıtmaktadır.
-En anormal değerler her bir 24 saatlik periyot için kaydedilir.
-Her bir değişken için kişisel puanlar her gün için PSI skoru belirlemek için toplanır.

TISS( Therapeutic Intervention Scoring System):
           
-Bu skorlama sistemi tedavinin tipi ve miktarı ile hastanın kişisel monitörizasyon gereksinimini, derecesini ve tipini belirlemede kullanılan bir sistemdir.
-80 değişik, hemşirelik ve tıbbi işlemi kaydedilen TISS' da  ünitedeki hemşire bakımını saptamak ve kaynakların kullanımını değerlendirmek  amaçtır.
-Bu sistemde yoğun bakım ünitelerinde 24 saat boyunca hastalara uygulanan çeşitli tedaviler ve yöntemler 4'e kadar puanlara ayrılmaktadır (76 işlem).
-Doktor ve hemşirenin daha fazla zamanını alan ve daha fazla yeteneği gerektirmekte olan; peritoneal diyaliz, kardiyak output ölçümü, aralıklı veya devamlı kas gevşeticiler kullanılarak mekanik ventilasyon uygulanması rutin EKG monitörizasyonu ve saatlik vital bulguların takibinden daha yüksek puanlara ayrılmaktadır.
-Düşük TISS skorları, düşük hemşire bakımının gerekliliğini ortaya koyar. Bu da hastanın daha az yoğun bakım gerektiren yere transferini ima etmektedir.
II- TRAVMA SKORLAMA SİSTEMLERİ

-AIS( Abbreviated Injury Scale):
-Künt travmalarda anatomik olarak yaralanmanın ciddiyetini derecelendirmek için geliştirilmiştir.
-Yaralanan bölgenin genişliğine göre vücut alanları sınıflandırılır.
-AIS skorlamasında vücut 6 bölgeye ayrılır (eksternal boyun, baş ve yüz, toraks, abdominal ve pelvik organlar ve ekstremiteler).

Her bölge 1-5'e kadar skorlarla değerlendirilir.
Yaralanmanın ağırlığına göre (1:minör, 2:orta, 3:önemli ama hayatı tehdit etmeyen, 4:ağır ve hayatı tehdit eden ancak yaşama olasılığı olan, 5:ağır,yaşama olasılığı olmayan) puanlar verilerek toplam skor elde edilir.Göğüs, abdomen ve pelvis yaralanmalarında mortalite %36 iken, MSS ve göğüs travmalarında %50, MSS, abdomen ve pelvis travmalarında %55'tir. MSS travması, diğer sistemlerin yaralanması ile birlikte ise mortalite ve morbiditesini yükseltmektedir.


TS(Travma Score):
Yaralanmanın şiddetini gösteren ve sayısal değerlendirme sistemine dayanan skorlama yöntemidir.
Bu skor kardiopulmoner fonksiyon ve GCS'unun toplanması ile ölçülür.        
Travma skoru solunum hızı, genişliği, sistolik kan basıncı, kapiller dolgunluğunun ölçülüp sayısal değerler verilmesi ile hesaplanır.
Solunum Hızı
  10-20/dk  4
  25-35/dk  3
  36/dk       2
  1-9/dk      1
  yok          0

Respiratuar Ekspansiyon
  normal    1
  reaktif     0

Sistolik Kan Basıncı:
  90 mmHg             4
  70-89mmHg         3
  50-69mmHg         2
  0-49mmHg           1
  yok                      0

Kapiller Dolaşım :

  normal                2
  gecikmiş(>2sn)    1
  yok                     0

GCS:

  14-15           5
  11-13           4
  8-10             3
  5-7               2
  3-4               1


TS TOPLAM 1-16





GLASGOW COMA SCALE (GCS):
          -Koma klasifikasyonu skorlama sistemi 1961 yılında Jouvet tarafından ortaya atılmıştır.
          -Günümüzde yoğun bakım ünitesine kabul edilmiş travmalı hastalarda nörölojik fonksiyonları değerlendirmek için  kullanılmaktadır.

          -Nörölojik disfonksiyonun ciddiyetini tahmin etmeyi ve yaralanma sonrası 2 hafta içinde mortaliteyi %85 oranında tahmin etmeyi sağlar.
         -Gözlerin açılması, motor cevap ve verbal cevapların niteliğine göre puanlandırılır.

GLASGOW COMA SCALE (GCS):



Gözlerin Açılması (E):
Spontan olarak              4
Sese                             3
Ağrılı uyarana               2
Cevapsız                       1


Sözlü Cevap (V):
Oriente                                    5
Konfüze                                   4
Uygun olmayan kelimelerle        3
Anlaşılmaz seslerle                   2
Cevapsız                                  1


Motor Cevap (M):
Emirlere uyuyor                                 6
Ağrıyı lokalize ediyor                          5
Ağrı ile ekstremitelerini çekiyor            4
Ağrı ile anormal fleksör cevap              3
Ağrı ile anormal ekstansör cevap          2
Cevapsız                                            1



3-15 arasında değişen puanlar hastanın bilinç düzeyini belirler ve izlenmesinde kolaylık sağlar.
GCS'ı 8 ve altında olan hastalar koma durumundadır.

INJURY SEVERITY SCORE ( ISS ):
En çok hasara uğramış üç vücut bölgesinin her birisi için 1-5 arasında skor verilmekte ve bunların karelerinin toplamı hesaplanmaktadır. Karelerinin alınmasının nedeni , çoğul yaralanmaların etkisinin tek başlarına etkilerinin toplamından daha fazla olmasıdır.



TRISS METOD :
Travma skoru ile injury severity skorunun kombinasyonundan oluşmakta ve travmalı hastaya standard yaklaşmayı ve travma bakımının sonucunun ve kalitesinin gözlenmesini ve değerlendirilmesin sağlamaktadır. Hem künt, hem de delici travmalarda başvurulabilir bir yöntemdir.

CRAMS SCALE : Travma skorunun komplike olması ve acil şartlarda hesaplanmasının zor olması Crams skalasının kullanılmasına neden olmuştur.
C: circulation
R: respiration
A: abdomen
M: motor
S: speech
Beş sistemin her biri için; Normal bulgular 2 puan, anormal bulgular 1 puan ve şiddetli anormal bulgular 0 puan olarak değerlendirilir.

MODS
PaO2/FiO2
Serum kreatinini
Serum bilirubini
Uyarlanmış kalp atım hızı
Trombosit sayısı
GCS


*0-4 arasında değerler verilir ve bunların toplamı alınır.
*ilk 24 saatten sonra günlük olarak yapılır.


http://anesteziseminerleri.com/ybss.html adresinden alınmıştır.